18 Ocak 2014 Cumartesi

AGAVE ŞURUBU… iYiMi, KÖTÜMÜ ?



Sayfada paylaştığım bir kısmın tariflerde “bal” kullanılmasını belirtmemden sonra yapılan yorumlarda balın vegan olmadığı ve yerine agave şurubu kullanılması gerektiğini yazanlar oldu. Tabiki “Raw Food” ve “Raw Vegan” kavramları birbirinden farklıdır ve bal vegan değildir. Bununla birlikte, sizlerle agave şurubu hakkında birkaç şey paylaşmak gerektiğini de düşünüyorum;

Agave Şurubu ya da nektarı doğal bir tatlandırıcı DEĞiLDiR. Ek olarak, bir yüksek fruktozlu mısır şurubundan çok daha fazla konsantre fruktoz içermektedir. Şişelerin üzerindeki “raw”, “organik”, “doğal” gibi etiketler ve sanki yerlilerin agave bitkisinden bu tatlandırıcıyı elde ettiğini ima eden resimlerin de sizleri yanıltabileceğini düşünüyorum.

Meksika yerlileri agave bitkisinden bir çeşit tatlandırıcı üretmişlerdir. “Miel de Agave” adı verilen bu tatlandırıcı agave ya da yuka (avizeağacı) besisuyunun birkaç saat “kaynatılması” ile oluşmaktaydı (yani raw kabul edilemeyecek bir yöntem ile) ve Kanada akçaağaç (maple) şurubunun bir Meksika versiyonu gibiydi. Günümüzde ticari olarak satılan agave nektarları ise yuka ya da agave’nin bitkisinden değil, toprak altında bulunan ananas benzeri büyük soğansı kök yumrularındaki nişastadan üretilmektedirler. Bu kökte bulunan nişasta, mısır ya da pirinç nişastası ile aynı özellikleri taşıyan “inulin” adı verilen bir kompleks karbonhidrattır ve fruktoz molekül zincirlerinden oluşmaktadır. Teknik olarak bakıldığında, sindirilmesi güç olan inulin tatlı değildir ve agave bitkisinde bulunan karbonhidratın yarısını barındırır.

Glikoz/İnulin’ den agave nektarı ya da şurubu oluşturma işlemi bir mısır nişastasından HFCS (yüksek fruktozlu mısır şurubu) üretilme işlemi ile tamamen aynıdır. Agave nişastası enzimatik ve kimyasal bir işlem ile % 70 ve üzeri yüksek fruktoz ihtiva eden bir şuruba döndürülür. Yüksek fruktozlu mısır şurubunda bile bu oran % 55 olduğuna göre benim kişisel fikrim Agave Şurubu = Kötü’ dür fakat yine de agave şurubunun düşük glisemik endekse sahip olduğu ve diyabetik bir ürün olduğunu söyleyenler de bulunacaktır.

Öncelikle açıklığa kavuşturulması gereken konu konsantre fruktozun doğada ve meyvelerde bulunmadığı, tamamen insan yapısı rafine bir ürün olduğudur. Doğal olan “levüloz” dur ve enzimler, vitaminler, mineraller, pektin ile lif içerir. Konsantre fruktoz metabolizma tarafından tanınmayıp bağırsaklarda sindirilemediği için karaciğere yönlendirilir, levüloz ise sindirilir. Karaciğere yönlendirilen fruktoz çok çabuk trigliserit ve vücut yağına dönüştürüldüğünden dolayı kan şekerini etkilemeyeceği ve diyabetik uygunluğa sahip olacağı düşünülürse de bence bir farklı durumu daha göz önüne almak gerekir; fruktoz, vücudun doyduğunu hissettiği hormon olan leptin üretimini baskılar; dolayısı ile size daha fazla yemenizi söyler, iç organlar arasına yerleşen en tehlikeli yağ tipini depolamanıza yol açar ve zaman içerisinde insülin seviyeleri ile kan glikoz kontrolünüzün değişmesine yol açar.

Başlık sorumuza geri dönecek olursak; agave şurubu benim kişisel fikrime göre sağlık için kötüdür ve “raw vegan” arkadaşlarımız eğer “bal” konusuna isteksiz yaklaşıyorlar ise farklı alternatif arayışları yerinde olacaktır. Doğal tatlandırıcı arayışları hakkında yakında yeniden buluşmak üzere zindelikler dilerim…

8 Ocak 2014 Çarşamba

BROKOLi FiLİZLERiNiN YÜKSEK ANTi-KANSER ETKiSi VE EVDE YETiŞTiRME YÖNTEMi



Bilim insanları brokoli filizleri yemenin hastalıklardan korunma ve tedavide etkili olduğu hakkında kaydadeğer bulgulara ulaşmaktadırlar. Genç brokoli sebzesi olan brokoli filizleri ise özellikle kanserden korunma üzerine odaklanan araştırmacılar tarafından incelenmektedir.

20 yıldan uzun bir süredir doktorlar hangi tür beslenme düzeninin kanserden korunmada yardımcı olabileceği üzerinde çalışmaktadırlar. Sebzeler ve meyvelerin yararlarının gösterildiği pek çok çalışma dışında Johns Hopkins ve diğer bazı üniversiteler yaptıkları araştırmalarda brokoli filizlerinin kanser ile savaşta en etklili doğal yöntemlerden biri olduğuınu işaret etmişlerdir.

Filizlerde bulunan bir kimyasal olan “sulforafan” meme ve prostat kanserinden korunma ve tedavi sürecinde fayda sağlamaktadır. Normal brokolilerde bulunan sulforafan yoğunluğu hiçbir zaman bir brokoli filizinde bulunabilen orana yaklaşmamaktadır. Johns Hopkins araştırmacılarından farmakoloji profesörü Paul Talalay, M.D., çalışmalarında 3 – 4 günlük brokoli filizlerinin normal brokolilerden 20 – 50 kat fazla kemoprotektif ajan içerdiğini ve kanser riskini düşürmede basit bir çözüm olabileceğini açıklamıştır.

Kanser-oluşturan ajanlara karşı direnç kazandırabilen beslenme kaynakları üzerindeki sistematik araştırmalar Hopkins grubunu faz 2 detoksifikasyon enzimi mobilize edebilen yenilebilir bitkiler üzerinde çalışmaya yönlendirmiştir. Bu enzimlerin kanser-oluşturabilen reaktif ve yüksek tehlike içeren kimyasalları DNA’ ya hasar vermeden önce nötralize edebilme ve kanser oluşumunu önleyebilme özellikleri bulunmaktadır. Johns Hopkins Brassica Kemokoruma Laboratuvarı yöneticisi ve bitki fizyoloğu olan Jed Fahey, sulforafan’ ın faz 2 enzimlerin en büyük destekçisi olduğunu ve brokoli filizlerinde alışılmadık oranda yüksek bulunan “glukorafanin” in de sulforafan’ ın bir ön belirleyicisi olduğunu açıklamıştır.

Bitki uzmanları sofralarda brokoli yerine brokoli filizlerine geçilmesini bu terapötik etkiler nedeni ile önermektedirler. Brokoli filizleri raw (ham) olarak yenilebildiği gibi destekleyici içeriğini kaybetmeden buharda 48 °C altında ısıtılarak tüketilmeye de uygundurlar – uzun süreli pişirmediğiniz sürece-.

Brokoli filizlerini kendiniz yetiştirmek isterseniz aşağıdaki adımlar size yardımcı olacaktır;

1- Öncelikle işlem görmemiş ve tarım ilaçlarından etkilenmemiş organik brokoli tohumları bulmanız gerekecektir. Yaklaşık 1 yemek kaşığı tohum 13cm² lik bir alan için yeterlidir.
2- 10 cm derinlikte şeffaf steril bir kap brokoli filizlerinizi yetiştirmeniz için uygundur.
3- Tohumlarınızı ılık temiz su içerisinde 24 saat bekletiniz, sonrasında akan soğuk su altında yıkayınız ve bir süzgeç üzerinde bekleterek kalan suyunu akıtınız.
4- Steril kabınızın alt kısma birkaç kat ıslak beyaz peçete döşeyiniz.
5- Islak peçete üzerine ince bir tabaka tohum sepişterek başka bir peçete ile örtmeden üzerleri açık bir şekilde bırakınız.
6- Üzerinde mutlaka havalandırma sağlayabilecek delikleri bulunan şeffaf bir kapak ile kabınızı kapatınız.
7- Kabı direkt güneş ALMAYACAK şekilde cam kenarına bırakınız. 21ºC oda ısısına ulaşmak peçete üzerinde filizlenme için gerekli olduğundan oda soğuk ise kabınızı bir floresan lamba altına yaklaştırınız.
8- Oluşacak brokoli filizlerini 3 – 5 gün içerisinde el ile toplayınız ve zar/kabuklarından kurtulmak için durulayınız.

Zindelikler Dileriz…