11 Ağustos 2013 Pazar

SÜPER BESiN; SPIRULINA



SPIRULINA – iNANILMAZ ÖZELLiKLERiNE ŞAŞIRACAĞINIZ EŞSiZ SÜPER BESiN

Spirulina, %100 naturel, spiral şekilli, koyu yeşil-mavi renkli, tek hücreli cyanobacteria familyasına ait bir mikro tuzlu ortam algidir. Göl yüzeylerinde yetişir ve kullanımı Azteklerden öğrenilmiştir.

Spirulinanın en önemli besleyici özelliği olan proteinden başlamadan önce proteinin bazı ana hatlarını hatırlamamız faydalı olacaktır;

Proteinler, kas ve kemikler gibi dokularımızın yapı oluşumunda ve tamirinde büyük rol üstlenen amino asit zincirleridir. Bunun yanısıra proteinler ve aminoasitler, insülin yönetimi, bağışıklık sistemi yapılanması ve mineral nakliyesi gibi bazı diğer hayati fonksiyonları da üstlenirler. Proteinlerin içerdiği 22 değişik aminoasit içerisinde esansiyeller adı verilen 9 adedi vücut metabolizması tarafından üretilemezler ve besinlerden alınmaları gerekir.

Bir proteinin kalitesi içerdiği aminoasitlerin miktarına ve metabolizmanın ihtiyacını karşılayacak kombinasyona sahip olmasına bağlıdır. Spirulina, tüm esansiyel amino asitlere sahip olan bir tam proteindir ve hücre duvarında selüloz içermemesi nedeni ile çok çabuk sindirilip asimile edilebilme özelliği onun hayvansal proteinler gibi işlenerek sindirim sitemini meşgul etmesine gerek olmadan protein ihtiyacını anında karşılamasını sağlamaktadır. Bu nedenle spirulina vücutta dakikalar içinde şaşırtıcı enerjisini hissedebileceğiniz bir süper besindir.

Peki spirulina kabaca ne kadar proteine sahiptir? Spirulina % 65 bitkisel protein yüzdesi ile bir balık ya da bifteğin 4 katı proteine sahiptir. Bir smoothie yaparken içerisine katacağınız 3 kaşık spirulina 15 gr. protein verebilir ki bu 2 adet jumbo yumurta veya yarım tavuk göğüs etine eşittir. Spirulina proteinin sindirilebilme yüzdesi % 95’ e yakındır ve bu özellik kurutulmuş yumurtadan imal edilmiş besin takviyeleri ile aynı oranda bir kullanılabilme kapasitesi sağlamaktadır yani bir vegan için en güçlü proteindir.

Spirulina bizi başka nelerle şaşırtır?
* Antienflamatuar özelliklere sahip olan, kolesterolü düşüren ve kalp hastalıkları riskini azaltabilen esansiyel yağ asidi GLA (Gamma Linolenik Asit) içerir.
* Yüksek Omega 3 ile Omega 6 ve 9 kaynağıdır.
* Kandaki toksinlere karşı etkili Klorofil içerir ve bağışıklık sistemini güçlendirir.
* Biyolojik olarak kullanılabilecek yüksek konsantrasyonlu demir içeriği ile hamilelik ile anemi de kullanılır ve kabızlığa neden olmaz.
* Spirulinanın ORAC (Oksijen Radikal Absorbe Kapasitesi) yani antioksidan değeri 24,000 dir ve yaban mersininden 4 kat daha fazladır.
* Aynı miktarda sütten tam 26 kat daha fazla kalsiyuma sahip olması ile hamileler, yaşlılar ve çocuklar için eşsiz bir kaynaktır. Sütte bulunan laktik aside duyarlı kişilerde de kullanılabilir.
* Allerji ve alerjik reaksiyonlara karşı etkilidir.
* Fosfor içeriği ile dişlerde yeniden mineralizasyonu sağlar.
* Artan araştırmalar ile radyoaktif izotoplarla birleşebildiği ve radyoterapi ile radyasyona maruz kalmanın yan etkileriyle savaşabildiği kanıtlanmıştır.
* Ağır metaller ile birleşerek vücuttan atılabilmelerine yardımcı olur.
* Havuçtan 5 kat, ıspanaktan 40 kat fazla beta karoten içerir ve hücreleri korur.
* Prebiyotik özelliği ile gut bölgesinde yararlı bakteri oluşumunu destekler.
* A vitamini, B vitaminleri, E vitamini, K vitamini, mangan, bakır, çinko, potasyum, magnezyum ve sodyum içerir.
* Karaciğer ve böbreklere destek olur, detoksifikasyon sağlar.
* Egzersiz antrenmanı sürecinde yağ yakımını arttırır.

Daha sayılabilek pek çok yararlı özelliğe sahip olan spirulinanın güçlü tadına alışabilmek başlarda zor olabilir ve taze sıkılmış sebze ve/veya meyve suları ile karıştırılarak kullanılması önerilir. Bir kaşık (5 gram) ile başlanarak içecek başına 10 grama kadar güvenle çıkılabilir.

Yüksek ateşli hastalar, deniz ürünlerine/otlarına allerjisi olan kişiler ve hiperparatiroidi hastalarının tüketmemesi veya doktorlarına danışarak kullanmaları gerekmektedir. Detaylı bilgi ve sorularınız için myrawlifestyle@gmail.com adresimize mail ya da sayfamıza mesaj atabilirsiniz.

Zindelikler Dileriz...

7 Ağustos 2013 Çarşamba

ÇiĞ ÇiKOLATA



ORGANiK ÇiĞ ÇiKOLATA – RAW KAKAO TOZU

Çikolatanın geldiği ağacın botanik ismi Theobroma Cacao dur ve Cacao (Kakao) kelimesi ilk kez günümüzde Meksika sınırları içerisinde kalan bölgede yaşan bir Kolomb ve Aztek öncesi halk olan Olmekler tarafından kullanılmıştır. Tarih, sonrasında çikolatanın Mayalara ve İspanyollara geçtiğini ve İspanyol kökenli dillerde “Cacao” olarak telaffuzuna devam edildiği halde İngiliz kökenli dillerde kolaylık sağladığı için “Cocoa” olarak değişim gösterdiğini söylemektedir. Günümüzde raw food – çiğ beslenme literatüründe ise çiğ çikolata ya da raw kakao için “cacao”, pişirilmiş, işlenmiş çoğu zaman da şeker ve mandıra ürünleri ilaveli kuzenine ise “cocoa” adını vermek geleneği oluşmuştur.

Çiğ çikolatanın sağlığa faydaları hakkında yazılanlar göz kataraktlarını azaltmaktan, kalbi kuvvetlendirmeye ve stresi bastırmaya kadar uzanmaktadır. Birçok kişinin hissettiği öforik (sevinçten uçurucu) duygu ise anandamid adı verilen bir beyin hormonu olan nörotransmitterin çiğ çikolata ile salgılanmasıdır. Araştırmalarda antioksidanlar, flavanoidler, sülfür, magnezyum, demir, potasyum, bakır ile B1, B2, B5, B9 ve E vitaminleri kaynağı olarak da gösterilen çiğ çikolatanın içerisinde bulunan esansiyel yağ asitleri ise kötü kolesterolün düşmesi ve iyi kolesterolün yükselmesi açısında fayda sağlamaktadır.

4 kaşık, yaklaşık 28 gram, çiğ çikolata (raw kakao tozu)’ nın içerisinde bulunan ana besleyiciler ortalama olarak şu şekilde sıralanabilir;
Ortalama Toplam Kalori : 120
Ortalama Yağ’ dan Gelen Kalori : 23
Ortalama Doymuş Yağ : 1,5 gr. (günlük ihtiyacın yaklaşık % 7’si)
Sodyum : 20 mg (günlük ihtiyacın yaklaşık % 1’i)
Karbonhidrat : 19 gr. (günlik ihtiyacın yaklaşık % 6’sı)
Lif : 7 gr. (günlük ihtiyacın % 28’i)
Protein : 5 gr.
Demir : 1,6 mg (günlük ihtiyacın yaklaşık % 16’sı)
Kalsiyum : 40 mg. (günlük ihtiyacın yaklaşık % 4’ü)

Çiğ beslenme mutfağında içecekler, smoothieler ve tatlılarda zevkle kullanacağınız bir ürün olan çiğ çikolatanın Endonezya’ dan getirtilmiş formu hakkında bilgi almak için myrawlifestyle@gmail.com adresimize mail atabilirsiniz. 


Zindelikler Dileriz...

4 Ağustos 2013 Pazar

ATKUYRUĞU (HORSETAIL) iLE MiNERALLERiNiZ SiZDE KALSIN



ATKUYRUĞU

Atkuyruğu, soyu 300 milyon yıl öncesine dayanan Equisetaceae bitki ailesinden geriye kalan tek türdür. Tüm bitki krallığındaki en yüksek silis seyiyesine sahi
p olması ise atkuyruğunu çok özel ve mutfağınızdan hiç eksik olmayacak bir yere konumlandırmaktadır.
Atkuyruğunun onlarca kanıtlanmış yararlarının bazılarına kısaca değinirsek;

1. Laboratuar çalışmalarında dikkati çekmiş olan kanser hücrelerinin gelişimini önlemeye yardımcı yeteneği, antioksidan ve fitokimyasal özelliklerinin detaylıca analatıldığı “Journal of Medicinal Food” da 2010 senesinde yayımlanmıştır.

2. “Pharmacal Research” 2004 sayısında yayımlanan bir araştırmada atkuyruğunun gösterdiği analjezik ve antienflamatuar özellikler nedeniyle ödem oluşumunda % 30 azalma sağladığı belirtilmiştir.

3. En yüksek konsantrasyonda içerdiği silis kemik densitesi için oldukça önemlidir. Silis, kalsiyumun sabitlenmesi sağlayarak vücudun bu minerali daha çok stoklamasını ve daha kuvvetli kemik ile tendonlara sahip olmamızı sağlar. Osteoporoz ve kemik hasarının önlenmesi üzerine etkileri İtalya’ da araştırmalarda kanıtlanmıştır. Kalsiyumun sabitlenmesi ve kullanımının silis tarafından teşvik edilmesi vücudun aynı zamanda arterlerdeki yağ birikintileri ile savaşmasına da yardımcı olmaktadır.

4. Silisik asit beyaz kan hücrelerinde lökositoz denilen artışı sağlamaktadır.

5. İçerdiği silis saç kayıplarına karşı en etkili doğal tedavilerdendir. Saç kayıplarını engellemek, saç gelişimine destek olmak ve saç sağlığı açısından atkuyruğu çayı içmek ve aynı zamanda birkaç damla atkuyruğu ekstratı karıştırılmış 2 kaşık zeytinyağı ile saç derisine 10 dakika masaj yapmak kan dolaşımını hızlandırmakta ve hücreleri beslemektedir.

6. İçerdiği silis ile antioksidan, antienflamatuar, antiseptik ve baktesit ajanlar cilt yaraları, yanıkları, lezyonlar ve hasarlar için atkuyruğuna cilt iyileştirici özellikler vermektedir. Çayını içmek dışında ezilerek yapılan kıvamlı özü tedavi edilmek istenen bölge üzerine haftada birkaç gün 20 dakika süre ile uygulanabilmektedir.

7. Brezilya’ da yapılan ve “Pharmacology Biochemistry and Behavior” da 2005 senesinde yayımlanan raporlarda hem uzun hemde kısa dönemli bilişsel fonksiyon ve hafıza performansını desteklediği açıklanmıştır.

8. Bronşit, nefes blokajı, grip ile nezleye karşı oldukça etkilidir ve benzer durumlarda günde 2 bardak atkuyruğu çayı ve/veya buharının solunması tavsiye edilmektedir.

8. “University of Maryland Medical Center” araştırmalarında atkuyruğunun ürik asit nedeni ile oluşan böbrek taşlarının oluşumunu engellemeye destek olduğu açıklanmıştır. Bitkiler arasında en fazla diüretik özellikler gösterenler arasında olması ise vücudun fazla suyunu atma kapasitesini arttırmaktadır.

Daha pekçok yararları olan atkuyruğunun kullanımında dikkat edilmesi gereken bazı noktalar ise şunlardır;


* Hamile, emziren hanımlar ve çocuklar nikotin içeriği nedeni ile kullanmamalıdırlar,
* Sürekli iki aydan fazla kullanılmamalı ya da bir ay kullanıldıktan sonra bir hafta ara verilerek tekrar kullanılmalıdır.
 

Detaylı bilgi için myrawlifestyle@gmail.com adresimize mail atabilirsiniz.

Zindelikler Dileriz...

2 Ağustos 2013 Cuma

MACA iLE HORMONAL DENGE VE FAZLASI

MACA

Maca (Lepidium meyenii) medikal amaçlar ile toplanan kızıl turp benzeri bir bitki köküdür ve kurutularak saklanan kökleri 7 yıl boyunca tazeliğini korumaktadır. Peru Ginseng’ i adıyla da bilinen maca, tarihte İnkalar tarafından da dayanıklılık amacı ile kullanılmıştır ve Peru’ nun yüksek bölgelerindeki Junin Platosu ile Bolivya’ da yaklaşık 4300 mt. de yetişmektedir.

“CNS Neuroscience & Therapeutics” araştırmacıları tarafından 2008 senesinde yayımlanan sonuçlarda maca’ nın depresyon tedavisinde kullanılan bir ilaç tipi olan SSRI (Seçici Serotonin Gerialım İnhibitörleri) nedeni ile ortaya çıkabilen cinsel disfonksiyonu düzelttiği ve libidoyu yükselttiği açıklanmıştır. Benzer sonuçlar “BMC Complementary and Alternative Medicine” tarafından 2010 senesinde de menopoz dönemindeki sağlıklı kadınlar için bulgulanmıştır.

Menopause dergisinde 2008 senesinde açıklanan araştırma sonuçlarında maca’ nın post-menopoz kadınlardaki depresyon, kaygı ve endişeleri azalttığı belirtilmiştir. Aşırı yorgunluk, bitkinlik ve halsizlik hissine karşı enerji seviyesini yükselterek yardımcı olan maca ayrıca fiziksel ve duygusal (zihinsel) dinginlik hissi verir. Her iki cinste de doğal hormon dengeleyici etkisi vardır. Nörotransmitter üretimi ve kandaki oksijenin arttırılmasına katkısı ile de fiziksel yaşam sürecine katkıda bulunur.

Maca, yüksek oranda kalsiyum, magnezyum, fosfor, potasyum, sülfür, sodyum, demir, çinko, iyod, bakır, selenyum, bizmut, mangan, silikon, kalay ve B1, B2, C, E vitaminleri ile kateşin gibi antioksidanlar, içelinolenik asit, palmitik asit, oleik asit, steroller, polisakkaritler, 19 değişik amino asit içerir.

Güçlü bir adaptojen olarak kabul gören maca, vücudun hormonal, kardiyovasküler, sinir ve kas sistemini dengeler. Endokrin sitemi, adrenaller ve tiroidi desteklemesi ile de genel ruh halini ve modu yükseltir. Hormon dengeleme fonsiyonalitesi nedeni ile menopoz ve pre-menopoz semptomları üzerinde yararlı olan maca’ nın hormona bağımlı kanser tipi (meme, over, prostat v.b.) tedavisi gören kişilerde kullanılması UYGUN DEĞiLDiR fakat mide kanseri gibi diğer tipler ile tüberkloz ve anemide tedaviye destek olarak kullanılmasında bir yan etki görülmemiştir.
Peru maca tozunun yararlarını görebilmeniz için hazırladğınız içeceklerin içerisine 1 kaşık maca tozu ilave etmeniz yeterlidir. 
Zindelikler Dileriz...

1 Ağustos 2013 Perşembe

ŞEKER VE UN YERiNE MESQUITE !

 
MESQUITE

Bugün tanıtmaya çalışağım ürün, Sn. Şef Mehmet Ak’ ın bir şeker alternatifi olarak bazen raw kakao tozu ile de karıştırarak kullandığı mesquite tozu...

Organik mesquite tozu ABD’ nin Güneybatı bölgeleri, Güney Amerika ve en değerlisi kabul edilen Peru’ da yetişen mesquite ağacının tohumlarından elde edilmektedir.

Mesquite’ in tatlı, hafif fıstığımsı, karamelimsi ve isli tadı bu glutensiz ve pişirilmesi gerekmeyen un alternatifi olarak ta kullanılabilecek tatlandırıcının kullanımını özellikle raw tatlılar ve tatlı içecekler için vazgeçilmez kılmış olsa da, sağlık açısından en önemli özelliği farklıdır;

Organik mesquite tozu kan şekeri dengesinin korunmasında kanıtlanmış bir öneme sahiptir. Mesquite tozunun içerisindeki şekerin sukroz değil fruktoz formunda olması, glisemik endeksinin normal şekerden çok daha düşük olan 25 seviyesinde olması, %25 oranında lif içermesi ve yavaş sindirilmesi vücutta insülinin metabolize edilmesini gerektirmez ve kan şekeri seviyesinde iniş çıkışlar görülmez. Bu nedenlerle mesquite diyabetik hastaların diyetlerinde kendisine çok önemli bir yer bulur.

Mesquite, tad verici özelliğinin dışında vitamin ve mineraller ile doludur. % 30 a yakın protein içeriği, çözünebilir lif, değişik amino asitler, magnezyum, potasyum, demir, lizin (lysine), çinko, kalsiyum ve omega 3 yağ asitleri mesquite’ in sağlıklı ve bitkisel beslenmeye yönelik faydaları arasındadır.

Detaylı bilgi için myrawstyle@gmail.com adresimize mail atabilirsiniz.


Zindelikler Dileriz...